Sosyal Medya

Kürsü

ŞER İTTİFAKI “HAYIR DİYEBİLEN BİR TÜRKİYE” İSTEMİYOR - Prof. Dr. Burhanettin Can

Geçen yazıda, son olaylarla ilgili genel bir değerlendirme yapılmış ve meydana gelebilecek, muhtemel, birkaç tehlikeye dikkat çekilmişti Burada, Türkiye’de gerçekleştirilen darbelerin hepsinde var olan, ortak paydanın, ne olduğu konusu ele alınmaktadır.



Cevap Arayan Sorular
 
DP’ye karşı 27 Mayıs Darbesi, AP’ye karşı 12 Mart Muhtırası, AP+CHP+MSP+MHP’ye karşı 12 Eylül Darbesi, RP’ye karşı 28 Åžubat Postmodern darbesi, MNP, MSP, RP ve FP’yi kapatma darbeleri, DSP’ye karşı lidere darbe giriÅŸimi (Ecevit’i hastaneye gönderme ve partiyi Kemal DerviÅŸ-Ä°smail Cem-Hüsamettin Özkan’la bölme operasyonu), CHP’ye karşı lider darbesi (Baykal’ı düşürme darbesi), AK Parti’ye karşı partiyi kapatma darbe giriÅŸimi, 24 Nisan Elektronik Muhtırası, Taksim Kadife darbe süreci (Reyhanlı’dan-7 Haziran 2016 seçim sunucuna kadar olan süreç) ve 15 Temmuz Askeri Darbe GiriÅŸimi; Åžer ittifakı tarafından Türkiye’de organize edilen darbelerdir.
Darbenin, muhtıranın, entrikanın, terörün, ihanetin, muhatabı olan bütün bu partilerin (DP, AP, CHP, DSP, MNP, MSP, RP, FP, MHP, AKP), renkleri, felsefeleri, ideolojileri, ekonomi politikaları, Batıya, Ä°slam coÄŸrafyasına, SSCB, Rusya ve Çin’e bakışları ve yaklaşımları, birbirinden çok farklıdır. Buna raÄŸmen bütün bu partiler, ABD’nin başını çektiÄŸi Åžer ittifakının (ABD-Ä°ngiltere-Ä°srail/Siyonizm) darbelerine muhatap olmuÅŸlardır. Niçin? 
Bu çok temel bir sorudur. İşin sırrını öğrenebilmek için bu sorunun cevabı, duygusallıktan uzak, gerçekçi bir şekilde araştırılıp verilmelidir. Bu kadar farklı renklere sahip olan bu partilerin, konumuzla ilgili tek ortak paydası, ABD destekli darbelerle düşürülmüş olmalarıdır. O nedenle bu sorunun cevabı hayatîdır. İyi bir araştırma konusu, hatta iyi bir doktora konusudur.
 
Bunun kadar cevaplandırılması gereken daha baÅŸka ana sorular da vardır: 
* Her darbeden sonra iş başına gelen siyasi partiler, geçmişten niçin ders alıp gerekli tedbiri almamışlardır/alamamışlardır?
 
* Åžer ittifak, her devirde nasıl oluyor da, sivil ve askeri bürokrasiden, medyadan ve STK’lardan destek bulabiliyor?
* ABD, niçin ve nasıl, Türkiye’nin istihbaratını ve ordusunu organize edebiliyor, yapılandırabiliyor?
* ABD, Türkiye’de sivil ve askeri bürokrasiye nasıl olup da kolayca sızabiliyor?
* Türkiye ile ABD arasında imzalanmış ikili anlaÅŸmalar nelerdir? Bu ikili anlaÅŸmalar, ABD’ye nasıl bir hareket kolaylığı saÄŸlamaktadır.
* NATO’da bulunmaktan dolayı çıkarılan yasalar nelerdir? NATO, meclis kararı olmadan Türkiye’de rahatça hareket edebiliyor mu?
 
* Åžer Ä°ttifakı iÅŸbirlikçisi olduÄŸu açıkça bilinen STK’lar, nasıl oluyor da, bu kadar rahat hareket edebiliyor, siyasi iktidarların desteÄŸini alabiliyor ve imkânlarını kullanabiliyor?
* Kriz dönemlerinde Türkiye’ye “emsal çözümleri” kimler sunmaktadır? Bu “emsal çözümler”, bugüne kadar bu ülkeye ne getirdi ve ülkeden neler götürdü?
* Türkiye’deki darbelerin, Türkiye’nin sanayileÅŸmeye karar verdiÄŸi, kalkınmak istediÄŸi dönemlerde olması bir tesadüf müdür?
 
* Türkiye, bağımsız dış politika uygulamaya kalktığı zaman, darbelerin olması bir rastlantı mıdır?
* Türkiye’nin menfaatleri ile ÅŸer ittifakının menfaatleri çatıştığı dönemlerde, darbelerin olması tesadüf müdür?
* Şer ittifakı, darbeye muhatap iktidarlardan isteyip de alamadıklarını, darbe dönemi hükümetlerinden ve sonrasında gelen sivil, seçilmiş iktidarlardan almış mıdır?
* Darbeden önce, darbe sürecinde ve sivil yönetime geçmeye karar verildiÄŸi darbe sonrasında, aniden parlatılan ÅŸahsiyetler veya partiler var mı ve varsa bunları, hangi güç allayıp pullayıp kamuoyuna sunmaktadır? 
* Darbeden önce, darbe sürecinde ve sivil yönetime geçmeye karar verildiği darbe sonrasında, yıpratılan şahsiyetler veya partiler var mı ve varsa bunları, hangi güç yıpratmaktadır?
 
* Her darbeden sonra üniversitelerde, askeri ve sivil bürokraside, Anadolu sermayesinde tasfiye yapılmasını ve ardından bir beyin göçünün olmasını, nasıl izah etmek gerekmektedir?
* Bütün darbelerde yapılan tasfiyelerin listeleri, kim tarafından ve hangi ölçütlere/kıstaslara göre hazırlanmaktadır?
Bu soruları daha da genişletmek mümkündür. Bu sorular, amacımızın açıklanabilmesi için yeterlidir.
Türkiye’de Siyasi Ä°ktidarı Devirmenin Bilinmeyen Yolları
Türkiye’de yapılmış darbeleri, bu sorular çerçevesinde ele almadan önce, konumuza açıklık getirmesi açısından Bülent Ecevit’in yasaklı olduÄŸu bir dönemde, Ä°ngiliz televizyonu ile Amerikan televizyonunun ortaklaÅŸa düzenledikleri ve yayımladıkları bir tartışma programında, başından geçenleri, kendisinin bizzat kaleme aldığı olayı, hatırlamamızda fayda vardır (1,2):
 
“…Benim katıldığım tartışma senaryolarından biri, hayali bir ada devletiyle ilgiliydi. Varsayımsal senaryoya göre, bu ada devleti zalim bir diktatör tarafından yönetilmekteydi. ABD ve Ä°ngiltere, kendi çıkarlarına sadakatle hizmet ettiÄŸi için, bu diktatörü destekliyorlardı. Fakat ada devletinin halkından yükselen muhalefet ve tepki o kadar ileri ölçülere varmıştı ki, ABD ve Ä°ngiltere, sonunda, diktatörün devrilmesine razı olmuÅŸ ve bunun için gerekenleri yapmışlardı.
Yine senaryoya göre, bu diktatörün yerine, Amerikan ve İngiliz tertibiyle bir başka lider getirilmişti. Fakat o lider de, bir süre sonra, fazlasıyla Moskova yanlısı bir tutum izlemeye başlamıştı. Onun için, ABD ve İngiltere, ondan da kurtulmaya karar vermiş ve gereğini yapmışlardı.
Fakat yerine kim geçecekti?... 
 
…Tartışmaya katılanlar arasında, ABD ve Ä°ngiltere’nin bazı önde gelen devlet adamları ve komutanları yer alıyordu. O arada, General Haig, eski CIA baÅŸkanlarından biri ve o sırada FBI baÅŸkanı olan ÅŸimdiki CIA BaÅŸkanı Webster de bulunuyordu. Almanya’dan da birkaç önde gelen politikacı vardı. Bu ülkeden gelenler dışında, ayrıca, bir eski Ä°talyan devlet adamı ile Türkiye’den ben vardım.
Hayali ada devletine yeni bir lider aramasına sıra geldiğinde, tartışmanın yöneticisi Amerikalı profesör, tartışmacılara bir kopya verdi:
 
-Ada devletinde, şimdilik bir köşeye çekilmiş, fakat halk arasında saygınlığı olan bir sosyal demokrat politikacı nasıl devletin başına gelecekti?
Amerikalılar dediler ki:
-Onun kolayı var... Eski diktatör bizim adamımız olduğuna göre, bu ada devletinin silahlı kuvvetlerinde de bizim hatırımızı kırmayacak yakın dostlarımız var demektir. Onlara söyleriz, sosyal demokrat politikacıyı iktidara getirmenin bir yolunu bulurlar.
 
İngilizler de, Almanlar da bu çözümü hemen benimsediler.
Ben, o zamana kadar, tartışmaya hiç katılmamıştım. …Tartışmayı yöneten Amerikalı profesör birdenbire bana döndü ve
-Mister Ecevit, diyelim ki o sosyal demokrat lider sizsiniz!.. Amerikalıların önerdiği çözümü kabul eder misiniz, diye sordu.
Hiç duraksamadan özetle şu yanıtı verdim:
-Dostumuz ve müttefikimiz de olsalar, bazı yabancı devletlerin içişlerimize böylesine karışmalarını ve silahlı kuvvetlerimizle böylesine içli dışlı olmalarını içime sindiremem. Onun için, bu çözümü kesinlikle kabul edemem. Kendi girişimimle ve serbest seçimlerle halkın desteğini alarak iktidara gelebilirsem gelirim; başka türlüsünü düşünemem bile.
 
Tartışmanın ondan sonraki bölümünde, bir yandan Amerikalılar bir yandan İngilizler, beni ikna etmek için uzun uzadıya dil döktüler. Nihayet, tartışmaya hararetle katılan, eski dostum bir İngiliz muhafazakâr milletvekili, bana çıkıştı:
-Görüyor musun bize yaptığını, senin direnmen yüzünden bu devlet sorununa bir çözüm bulamıyoruz, dedi.
Son olarak tartışma yöneticisi, General Haig’e dönerek,
-Ecevit kabul etmemekte direniyor, bu durumda ne yapacaksınız, diye sordu.
General Haig özetle şu yanıtı verdi:
-Bizim bu gibi konularda deneyimimiz vardır. Ecevit istemese de biz, uygun gördüğümüz bir çözümü uygulatmanın yolunu buluruz, dedi,”!
Ecevit’in ifadelerine göre Åžer ittifakı, Ecevit’e raÄŸmen Ecevit’i, Türkiye’de Ä°ktidar yapmaya karar vermiÅŸtir. Bu gerçekleÅŸti mi? GerçekleÅŸtiyse bu, nasıl baÅŸarılmıştır?
Bunun için tarihe tekrar dönmemiz gerekecektir. 28 Åžubat postmodern darbesinden sonra Türkiye, bir türlü hükümet krizini çözememiÅŸtir. Böyle bir dönemde devrin CumhurbaÅŸkanı Süleyman Demirel, Meclis’te dördüncü parti olan Ecevit’e azınlık hükümeti kurdurmuÅŸtur. Bu azınlık hükümeti zamanında, askerlerin Suriye’ye baskısıyla Abdullah Öcalan, Suriye’den çıkarılmıştır. Suriye’den çıkarılan, deÄŸiÅŸik ülkelerden sığınma talep eden ve alamayan Öcalan, Åžer ittifakı tarafından “paketlenip” Türkiye’ye teslim edilmiÅŸtir. Azınlık Hükümetinin BaÅŸbakanı Ecevit’in halk indinde itibarı, çok hızlı bir ÅŸekilde artmış; ilk genel seçimlerde %22 civarında bir oy alarak birinci parti olmuÅŸtur. Bu arada Öcalan’ın teslim edilmesine denk düşen zaman dilimi ve sonrasında, Türkiye’nin deÄŸiÅŸik bölgelerinde, terör olaylarında anı bir artış olmuÅŸtur. Terör, MHP’yi yaklaşık %18 oy oranıyla ikinci parti yapmıştır. Seçimlerin ardından Ecevit’in baÅŸkanlığında bir koalisyon hükümeti kurulmuÅŸtur.
Ecevit’e raÄŸmen Ecevit, Abdullah Öcalan sayesinde önce birinci parti, sonra da iktidar yapılmıştır. Ecevit ölünceye kadar, “Abdullah Öcalan bana niçin teslim edildi bir türlü anlayabilmiÅŸ deÄŸilim”, deyip durmuÅŸtur.
Åžer ittifakı tarafından bu ÅŸekilde iktidar yapılmış olan Ecevit’ten, Åžer ittifakı, daha sonra, ÅŸunları, medyaya yansıyanlar, istemiÅŸtir:
* “Erbakan Hocanın Ä°ran’la yaptığı doÄŸal gaz anlaÅŸmasının iptal edilmesi
* Saddam Hüseyin’in devrilmesi için Türkiye’nin tüm üsleri ABD’ye açması ve ABD ile birlikte Irak’a girmesi.
* Kıbrıs ve Ermenistan sorunlarının, Şer İttifakının öngördüğü şekilde çözülmesi.
* Perde arkasında medyaya yansımayan baÅŸka ÅŸeyler de istenmiÅŸ olabilir. 
Bildiğimiz kadarıyla Ecevit, bunları gerçekleştirmemiştir. Bunun üzerine ülkede ekonomik kriz çıkartılmış ve kendisi, özel bir hastaneye yatırılmış; partisi, Kemal Derviş-İsmail Cem İpekçi-Hüsamettin Özkan üçlüsü tarafından bölünmüştür. İlk Genel seçimlerde de, DSP, %2 civarında rey alarak siyaset sahnesinden tasfiye edilmiştir.
GörülebileceÄŸi gibi, ÅŸer ittifakı, Ecevit’e raÄŸmen Ecevit’i iktidar yapmış ve gene ona raÄŸmen onu, siyaset sahnesinden silebilmiÅŸtir. 
 
Bu operasyonunun ana sebebi nedir?
Sonuç: “Hayır Diyebilen Bir Türkiye” Ä°stenmemektedir
Türkiye’deki darbeleri, genel hatları ile incelediÄŸimizde, hepsinin en genel ve özgün ortak paydası, Åžer Ä°ttifakının, Türkiye’de kendisine “hayır diyecek/diyebilecek” bir siyasi iktidar istememiÅŸ olmasıdır. Uzun yıllar siyasette kalmış, deÄŸiÅŸik bakanlıklarda bulunmuÅŸ, bir siyasetçi olan Kamuran Ä°nan’ın deyiÅŸi ile “Hayır Diyebilen bir Türkiye” Ä°stenmemektedir:
“…Devletin menfaat ve onurunu korumakta kararlı olanların karşısına dikilen bir iç cephe vardır. …Büyük güçler kendi menfaatlerini korumak, karşı tarafa kabul ettirmek için hiçbir tedbiri ihmal etmez, açık kapı bırakmazlar. …Stratejik ve ekonomik bakımdan önemli menfaatleri bulunan memleketlerde basın ve kamuoyunu yönlendirmek, iç müttefikler bulmak zor olmuyor. …Bu gibi memleketlerdeki darbeleri tesadüfe baÄŸlamak veya halk hareketi olarak görmek yanlıştır. Bunların arkasında, genellikle, dış menfaat bulunmaktadır. Büyük güçlerin, uzun süre, HayIr iÅŸitmeye tahammülü yoktur. HayIr diyenler gider, yerlerine evet diyenler gelir. …Nerede ve nasıl ÅŸiÅŸirildiÄŸi belli olmayan paraşütlerle siyaset meydanına inen “lider”ler bizde de görülmüştür.
 
...Hiçbir ÅŸeyi tesadüfe bırakmayan büyük güçler, menfaatleri bulunan memleketlerde Evet’çilerin iktidar olmasını kolaylaÅŸtırıyor. “Gizli kuvvetlerin gücünü ihmal etmemek lazım.” (3)
Türkiye’nin bu gerçeÄŸi görmesi, ders alması, özgür ve adil bir düzlemde tartışma imkânları ihdas ederek, güçlü ortak paydalar oluÅŸturup bütünleÅŸmesi ve ÅŸer ittifakına karşı tek yürek olması, tarihi bir sorumluluk ve zarurettir bugün. Henüz Vakit Varken; Yarın Çok Geç Olabilir.
 
Kaynaklar
Ecevit B., Milliyet, 20 Ocak 1991.
Yetkin, Ç., Türkiye’de darbeler ve Amerika, Kilit Yayınları, 5. Basım, Kasım 2011, S:90-93.
İnan K., Hayır Diyebilen Türkiye, Timaş, İst. (1995), S: 28
 
MÄ°LLÄ° GAZETE

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.